27 Ocak 2011 Perşembe

Duygu Değişimi

İnsanı değiştiren nedir? Birkaç ay önce dostum dediğin kişi nasıl düşmanın olur? Hayatım dediğin adam nasıl defol git der? Cevaplarını bilsem herhalde ilaç gibi koyardım önüne, ilişkiden önce ve ilişkiden sonra içilmek üzere. Bildiğim birşey yok salkım saçma konuşmak istedim sadece, ben de bir takım sıkıntılar çektim ve muhtemelen çekmeye de devam edeceğim...

Duygu değişikliğini bir örnekle açıklamak mümkün aslında. Küçük bir hikaye kuralım hemen, "sevdiğin kişi elinizi tutuyor." İlişki öncesi bu hayal parçası seni heyecanlandırıyor, gülümsetirken içine merak salıyor 'olur mu ki?' diye düşündürüyor...O yoğunluk adamın sana yaklaşmasıyla tavan yapıyor. O zaman ilk duygumuz: HEYECAN. "O ilk heyecanımız hiç bitmesin" derler ya aha da o işte! Tabii ki biteeer yerini rutin haller alır. İlişki ilerler ve sen artık onun elini tutarken heyecan duymazsın, otomatiğe bağlamışsındır, elin gider. Bunun hayalini de kurmazsın.İkinci duygumuz bu durumda SABİT. İlerliyor muyuz? Evet... Bu arada MUTLULUK önceleri ivmeli artış grafiği çizerken, şu sıralarda stabil ilerliyor. İlişkideki o naaalet döneme yaklaşıyoruz. Bir taraf sürekli ilgi gösteriyor ilgi istiyor diğer taraf ooooflarda. Ağlamaları duyuyorum. "Ama sen hiç bööööyle yapmazdıııın!" "Sen artık beni eskisi kadar sevmiyosuuuuun" vs. Neydi hayalcik elele tutuşmak mı? Adam elini atar gider bu cümlelerden sonra ooooflarıyla... Oysa sen cevap olarak ne bekliyorsun? -Olur mu öyle şey hayatımın feleği pardon meleği, sevmez olur muyum? diyip elini tutmalı dimi? Yok canım öyle birşey, bunu diyorsa bile dişlerini sıkıp içinden şu cümleyi kuruyordur: "Olur mu öyle şey, hayatımın taaaa..., ille adama sövdürtcek yaaa, sevmeyenin allah belasını versin nerden çıkıyor bu konular anlamıyorum ki!" Mutluluk azalırken artık el tutma değil düşüncen, içinde KUŞKU, KORKU, ÜZÜNTÜ var. Elele dolaşan çiftler gözüne batmaya başlıyor: KISKANÇLIK boy gösteriyor. Derken hiç elini tutmaz oluyor, KIRGINLIK KIZGINLIK ÜMİTSİZLİK derken bi kaşlarını çatıyorsun bi ağlıyorsun bi bağırıyorsun, eskiden kahkahalar atarken. Heee o zaman diyeceksin ki, güleceğim günler yakın!

Çünkü dibin dibi yok! Yani senin duyguların tekneden denize düşmüş, en fazla batar. Dibindeki kumun metrelerce altına girmesi gibi birşey olamaz,korkma! Ayrıca sen duygularına can simidi atarsan su üstüne cıkıp başka tekneye de binebilir. Hatta yüzme öğretirsen of of of:)

Bütün kötü duyguları hissettik mi? Üzüldük, ağladık, suçladık, kıskandık falan fıstık; sonuç apaçık ortada bitmişsiniz, bu durumda o bizim minik hayalcik, duyguları cızzzzzlatacak cinsten. Güneş yanığı gibi dokununca acıyacak. Bırak dokunma dokundurtma da... Bekle geçecek. Tekrar güneşe çıkayım deme dozunu zaten aştın! O hayalcik düşündükçe ağlatacak, dokundukça sızlatacak. En iğrenç günleri bile özleyeceksin. Sonra da bronzlaşınca... Tatlııııım tekne değil gemi yanaşıyor gemiiii:)

20 Ocak 2011 Perşembe

Korkun yalnızlık mı yoksa onsuzluk mu?

Ne istediğini bilmeden birine kapılmak, içeriğini bilmeden bir işe girişmek gibi...

Onun hislerini düşünüp durursun, seviyor mu, özlüyor mu, uzaktayken beni düşünüyor mu, öperken gerçekten beni hayatına dahil etmek istiyor mu diye.

Hep "o"nları kötüledim ya, bugün biraz kendimize bakalım! Kendimize soralım gerçekten o mu istediğimiz yoksa başka bir arayış mı bizimkisi?

Herkesin sığınacağı birine ihtiyacı vardır. Anne babayla başlar bu ya da sen büyürken yanında olan kim varsa. Büyüdkçe özgürlük isterken onların yörüngesinden kopup başka yörüngeye adapte olmak istersin. Olmaz tabii ki, dostluklar aşklar söner gider sen kendi galaksinde savrulan gezegen olursun!

Peki aşkların da senin için aynı şeyi düşündülerse?
Elinden gelenin en iyisini verdin mi ona?
Sevdin mi cidden yoksa bi boşluk mu doldurdun?
Korkun yalnızlık mıydı yoksa onsuzluk mu?

Yapmadım dediğin şeyleri yaptın aslında farkında olmadan. Kıyasladın onu başkalarıyla, değiştirmeye çalıştın. Yalan söylemedin belki ama doğruları da söylemedin ki, gizledin.

Sen aslında onu gerçekten hiç istemedin, sadece yalnızlıktan korktuğun için sarılmıştın ona. Onsuzluk değildi seni korkutan. Gittiğinde ağladın ya, başkası gitse de ağlayacaktın.

Sen bencilin tekisin! Kendini sevdiğin için ağladın, onu değil. Sana yapılan haksızlık olabilir ama sen de haksızlık etmedin mi ona.En başta seviyorum derken bile seviyor muydun ki? Laf olsun! Sonra alışkanlık olsun..

O gitti, sen yalnız kaldın, yalnızlığına ağladın.

Simdi kalk bi aynada şişmiş gözlerine yalan söylemeden bak! Bi daha kendini yalanlarına kaptırma. Kendine güvendiğin zaman, senin için birisinin "işte o!" diyebileceğine inandığın zaman aç kalbini! Yoksa yalanların anlamı yok, ne kendini yıprat ne de yalandan "o"nu...

18 Ocak 2011 Salı

gel de Salkım'a sor

Hadi bi de burada söyleyim dedim. Bazen uzun yazmaya fırsat bulamıyorum. -Bazen dediğim son 1 aydır kafamı toplayıp oturmadım kağıt başına!- Sorularınızı burda aliiiiim diyorum: http://www.formspring.me/salkimnerde Noluuur Güzin Aplanuz olayum!

Oldu o zaman optmbye!

14 Ocak 2011 Cuma

iki annem

Benim 2 annem var. Biri doğuran büyüten biri yetistiren derler ya. Benimkisi öyle değil.

Ben doğmuşum büyümüşüm onun sayesinde onun emeğiyle... Benim için yapmış herşeyi. Ama tüm bu patırtıda bana kalmamış zamanı. Dışımdaki kabuk, ten, beden büyümüş, küçük kalbim açılamamış. Sonra bigün kıpırdanmış duygular, açılmak istemişler ama kime? Dost dediğim ihanet etmiş bana, yalnız otururken kimse duymayınca sesimi önce hayali yazılar yazmışım kafamda...

Bi mektupla başlamış herşey. Kızıma mektup... Sonra oyuna dönmüş, eski anılarla kendimi yazıp oynarken farketmemişim oluşan Salkım'ı. Sonra da bir es....

Sessizce Salkım Saçak olmuş içimde.

Annem demiş ki bi kızım daha oldu. Annem demiş ki bi kızım oldu! Biri büyüdüğümü anlayan gerçek annem, biri beni olgunlaştıran içimdeki benAnnem. Birinin büyüyen kızıydım, olgunlasınca işte kızım dedi; birinin yeni doğmuş kızı, ilk gözağrı!

Ben içimdekileri keşfettim içimdeki benAnnem 'N.E' sayesinde.

Adımı sordum ilk neden Salkım diye.....Cevabı yakın!